• Haberler
  • AKTİF SİYASET ATALETİ AFFETMEZ

AKTİF SİYASET ATALETİ AFFETMEZ

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi Ödemiş İlçe Başkanı Nazan Dönmez konuğumuz....

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi Ödemiş İlçe Başkanı Nazan Dönmez konuğumuz. Daha doğrusu biz ona parti binasında konuk oluyoruz. O da açıklamalarıyla sayfalarımıza.

Söyleşimiz sıradan bir soru cevap şeklinde olmadı. O, hem partiye gelen vatandaşları da kabul edip sorunlarını dinledi, hem de onları sohbetimize kattı. Kadın kolları Başkanı Emine Barut ve Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Dalar da vardı sohbetimiz esnasında. Herkese açık bir söyleşiydi diyebiliriz.

Misafirler gelir giderken sohbet de, zaman da kendiliğinden aktı. Pek gizlisi saklısı olan birine benzemiyor kendisi. Protokol tutkusu olmayan samimi bir kadın kimliği. Biz bu seferlik siyasete fazla dalmadık. Kadını ve sorunlarını konuşmaya çalıştık. Siyasi konularda konuşmak, söyleyeceklerini sayfalarımıza taşıma sözü de aldık kendisinden. Teşekkür ederiz ev sahipliği ve konukseverliği için.

Gülten Kır

 

Öncelikle bizimle söyleşi yapmayı kabul ettiğiniz, bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Ne zamandan beri İlçe Başkanısınız Nazan Hanım?

Eski İlçe Başkanımız Mehmet Birlik döneminde Yönetim Kurulu üyesiydim. 7 Haziran seçimlerinde Mehmet Birlik milletvekili aday adayı olunca bir yıl yönetim kurulu içinden bir isim olarak İlçe Başkanlığı görevini yürüttüm. 1 Kasım seçimlerinden sonra ilçe kongremizi yaptık. Karşımda bir arkadaşımız aday olarak vardı. Sonra seçimle İlçe Başkanı oldum. Öyle bir geçmişim var yani.

Partinin Genel Merkez sitesinde güncel bilgilere ulaşamadım. Hala eski başkanın ismi yer alıyor. İsminize rastlayamadığım için seçilme döneminizi merak ettim.

1 Kasım seçimlerinden sonra, sanırım 29 Kasımdı kesin tarih. Evet 29 Kasım.

Hep Ödemiş’te mi yaşadınız? Ödemişli misiniz? Mesleğiniz nedir?

Ödemişliyim evet. Hep buradaydım, buradayım. Adliyede memurdum ben. Ama 657’ye tabi değil. İzmir Barosu’nun sözleşmeli sendikalı Ödemiş Adliyesi personeliydim.

 

“DİSK KÖKENLİYİM, SİYASETTE HEP AKTİFTİM”

Çalışırken de aktif siyasetin içinde miydiniz?

Evet, hep aktiftim. Zaten sendikalıydım. DİSK’e bağlı sendikanın içinden geliyorum. Öğlen yemek molalarında bile eve ya da yemeğe gitmek yerine partiye gelirdim. Çalışırken de SHP döneminde yönetim kurulu üyeliği görevi yaptım. Emekli olunca artık tam zamanlı bir şekilde artık siyasetin içindeyim.

Şimdi İlçe Başkanı oldunuz. Elbette yapmak istedikleriniz, daha önceden memnun olmadığınız durumlar vardır. Bu konumunuz bir fırsat mıdır sizin için?

Benim öncelikli hedefim yerel seçimlerde ilçemizde CHP bayrağını dalgalandırmak. En öncelikli ve ilk amacımız o. Kaybettiğimiz Ödemiş Belediye’sini geri almak. İlk hedef bu. Sonra tabii ki mevcut iktidarı değiştirmek, partimizi iktidara taşımak. Tüm partililerimizin olduğu gibi benim de önceliklerim bunlar. Mevcut büyükşehir yasasından dolayı ilçe belediyeler anakentle daha koordineli çalışmak zorundalar. İzmir’in pek çok yerinde merkezle çevre arasında bir uyum sorunu pek gözlenmiyor ama bizim Ödemiş’te bu sorunumuz var. Ödemiş Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi arasında bir koordinasyon sorunu, bir iletişim kopukluğu mevcut. Biz buna sıklıkla tanık oluyoruz. Kendi açımdan ise burada daha önce yaşanmamış, daha doğrusu farklı bir yönetim olmak istiyoruz. Halkımızdaki “seçimden seçime geliyorsunuz” izlenimini yıkmak istiyoruz. Her an her zaman onlarla, onların yanında olmak istiyoruz. Tüm arkadaşlarım da bu isteği paylaşıyorlar. Örgütümüzle halkımızın bağını güçlendirmek, birleştirmek istiyoruz. Bize artık “size göz aşinalığımız var” demesinler, “içimizdekiler, bizden birileri” desinler istiyoruz.

Böyle bir kopukluk hissiniz mi var?

“AKTİF SİYASET ATALETİ AFFETMİYOR”

Yıllardır bu teşkilatın içindeyim, ben de gözlemliyordum, izliyordum, elimden geldiğince çabalıyordum. Önceki yönetimlerde bunun pek yaşanmadığını ya da yetersiz kaldığını biliyordum. Özeleştiri yapmak gerekirse ortada bir kaybedilmiş bir belediye var. Siyaset ataleti affetmiyor. Hepimizin özeleştiri yapması tabii ki gerekiyor. Ben de farkındayım seçim dönemlerinde yoğunlaşan ancak durağan ya da olağan dönemlerdeki atalet duygusunun. Teşkilatımızdaki bu durumu kırmak ve dinamik bir yapı arzuluyorum. Bunun için tüm arkadaşlarımızın bütün enerjisiyle katılımını sağlayacak çalışmalar yapmamız, iletişimimizi güçlendirmemiz lazım.

Bu sadece ilçenize özgü bir tutum değil sanırım. Genel olarak CHP teşkilatlarına bu yönde  eleştiriler sıklıkla yapılıyor. Ama ben bu seferlik sohbetimize partiyle ya da doğrudan siyasetle ilgili devam etmek niyetinde değilim. Bu konulardaki eleştiri ve soru sorma hakkımı saklı tutarak kadın kimliğiniz üzerinden yaşamınıza ve konumunuza odaklanmak istiyorum. Kadın olarak aktif siyasetteki deneyiminiz, avantaj veya dezavantajlarınız konuşmak istediğim. Nasıl bir süreçten geçtiniz bugüne gelene kadar?

Doğrudan dezavantajlarla karşılaştım diyemem aslında. Şanslı bir kadınım hatta. Çok anlayışlı, beni anlayan, destekleyen, güç anlarımı paylaşan bir eşim var. Yıllardır çok rahatlıkla gece gündüz çalışmalarımı devam ettirebildim. Ev işlerim, çocuklarımın düzeni belki çok aksadı ama partiyi hiç aksatmadım. Eşimin de bu eksikleri gidermede bana çok desteği oldu. Yaşadıklarım genel olarak çalışan kadınların sorunlarından çok farklı değildi açıkçası. Eşim biraz sorunlu olsaydı bu kadar aktif olamazdım tabii ki.

Kendinizi normal, sıradan çalışan kadınlardan farklı değerlendirmiyorsunuz yani.

Elbette. Normal herkes ne kadar zorlanıyorsa ben de benzerlerini yaşadım. Eşimin desteğiyle aktif siyaseti hiç bırakmadım ve aksatmadım. Genel olarak bir engel, ket vurma durumuyla hiç karşılaşmadım. Siyasetin olağan akışı içinde demokratik hakkını kullanan bir arkadaşımla adil bir seçim yaptık ve bu dönem ben önde tamamladım. Olması gereken de budur bence.

Evlisiniz anladığım kadarıyla. Çocuklarınız var mı? Ne kadar zamandır evlisiniz?

Eee. Bir düşüneyim. 1982 evet. Yok 1981.(Gülüşmeler) 34, 35 yıldır evliyim.

Maşallah.

1981’de evlendim. 82 doğumlu oğlum var, evli. İkiz torunlarım var. Bir kızım var, o bekar, İzmir’de yaşıyor, avukatlık yapıyor. Kendi hayatlarını kurdular, idame ettiriyorlar.

Sohbetimiz esnasında konuklarını da kabul etmeyi sürdürüyor Nazan Hanım. Onları da sohbete katıyor, sorunlarını dinliyor. Süt üreticisinin sorunları konuşuluyor ayak üstü. Patates de unutulmuyor. Kooperatifleşme ve Tire’nin yaşadığı sancılı süreçten sonraki başarısı konu ediliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun kooperatiflere desteği konusunda bilgilendiriyorlar beni de. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis’teki bütçe konusundaki konuşmasında süt üreticilerinin sorunlarına değindiğini belirtiyorlar. Bu konuşmaya atıf yaparak aslında yerelden merkeze üreticinin sorunları konusunda parti içinde ciddi bir farkındalık yaratıldığı dile getiriliyor. Bademli Kooperatifi, İğdeli Kooperatifi ve Büyükşehir Belediyesi işbirlikleri anlatılıyor. Ama tüm bunlar başka sohbet konuları olarak aramızda yeni randevuların olacağının işaretleri olarak beliriyor. Hepsi başlı başına ana konular ve biz bugünkü konu içinde şimdilik kısaca değinip geçmekle yetiniyoruz.

Bölgede üretime yönelik bir birlik, hazırlık ya da yeni organizasyon var mı?

Aziz Başkan her zaman üreticiye destek oluyor. Ama kooperatifleşme ya da birlikler tabandan bir hareketle gerçekleşebiliyor. Başkan bize ve halkımıza her zaman “siz yapın, ben her türlü desteğe hazırım” diyor. Hareketi tabandan başlatıp organize olmak lazım. O da halkla bütünleşebilen yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarıyla olacak bir şey. Bunu başarmalıyız. Ama yeni yasayla muhtarların yetkileri de kalmadı. Özel idareler kapandı. Muhtarlar bizim için çok önemliydi ama yetkisiz muhtar çok çaba gösteremiyor.

Yasadan ilçe teşkilatları nasıl etkilendi? Ya da olumsuz etkileri oldu mu bu kurumlara?

Teşkilatlar değil ama ilçe belediyeleri, yerel yönetimler çok etkilendi. Örneğin muhtarlar özel idareye başvurup taleplerini iletebiliyorlardı. Özel idareler kapandı. Ya da ufak tefek de olsa köyün malları oluyordu, onların satış ve işletmesinden elde edilen gelir yine köye kalıyordu ve kendi ihtiyaçlarını biraz olsun giderebiliyorlardı. Şimdi muhtarlar maaşlı vasıfsız memura dönüştüler. Yine yeni yasayla ilçe yönetimleri bölgelerinin suyunu, itfaiye hizmetlerini vs yönetemiyorlar. Bunlar çok temel yerel hizmetler aslında. Bütçeleri de daraldı. Yatırım yapabilecek durumdan çıkarıldılar bir bakıma.

Yerel ile Anakent belediyesi aynı partiden olmayınca…

ANAKENT-YEREL DOKU UYUŞMAZLIĞI

İşte! Tam da bizim yaşadığımız sorun bu. Ödemiş bu sıkıntıları yaşıyor. Beydağ sorunum yok diyor mesela. Ödemiş Belediyesi şu anda Ak Parti’de. Büyükşehirde kopukluk, sorun yok aslına bakarsanız. Aziz Başkan “parti ayrımı yapmam, yapmayacağım” diyor ama buradaki Başkan büyükşehirle çok uğraşıyor. Çoğunlukla onları devre dışı bırakmak ya da koordinasyon, iletişim yönünde. Ama bu sıkıntıların bedelini Ödemiş ödüyor, Ödemiş halkı mağdur oluyor. Bir önceki başkan CHP’liydi. Onun başlatmış olduğu bazı hizmetler vardı. O hizmetlerin devam etmesi gerekirken bu yönetim, o hizmetleri köreltmek için elinden geleni yapıyor.

Galiba “otobüs terminali” projesi var.

Terminal var, Et Entegre ve Hal var. Bunlar güzel projelerdi. Bunları Büyükşehir’e devretmesi gerekirken devretmedi, iş sürüncemede kaldı, mahkemelik oldular ve dolayısıyla 2 yıl aksadı bu işler. Ödemiş’in

Bakmadan Geçme