Ah Bozdağ… Vah Gölcük…

Geçtiğimiz günlerde e-sosyal medya organlarında bir haber gözüme çarptı. Belki siz de görmüş olabilirsiniz haberi. Hırvatistan’ın...

Geçtiğimiz günlerde e-sosyal medya organlarında bir haber gözüme çarptı. Belki siz de görmüş olabilirsiniz haberi.

Hırvatistan’ın kadın cumhurbaşkanı, yolsuzluk kültürünün “iyi kopya çeken çocukların kahraman olarak görüldüğü” okullarda başladığını söylemiş.

Cumhurbaşkanı, bir toplantıda eski başbakanın bir petrol şirketinden 10 milyon Euro rüşvet almaktan suçlu bulunarak altı yıl hapis cezasına çarptırılmasıyla ilgili soruları yanıtlamış.

“Toplumun tüm kesimlerine hakim olan bir yolsuzluk kültürü var. Sadece siyasetle sınırlı değil. Daha okulda başlıyor. Kopya çeken çocuklar, kahraman olarak görülüyor. Kopya için hazırlıklı gelenlere ‘çalışkan kunduz’ deniyor. Çocuklar, bu yaşlarda sistemin etrafından dolanmayı öğreniyorlar.”

Hırvat toplumundaki adetlerin de bu yolsuzluk kültürünü beslediğini belirten kadın cumhurbaşkanı, daha sonra da şunları söylemiş:

“Bir doktora gidince herkes sizden en azından bir buket çiçek getirmenizi bekliyor. Geçenlerde annemi hastaneye götürdüm. Arkadaşlarım bana hemşirelere neden çiçek getirmediğimi sordu. Ben de onlara ‘Bu tür bir yolsuzluğun parçası olmayacağım’ diye yanıt verdim. Şimdi gençlerimiz, yurt dışına gidiyor. Dönüşlerinde farklı çalışma yaşamı tarzları ve ahlak anlayışlarıyla dönecekler. Bundan hepimiz yararlanacağız.”

“Eğitim şart” diyoruz ya şaka ile karışık… Evet, eğitim gerçekten şart ama sadece okullarda değil. Bir öğrenci, 12 yıl okula devam edince iyi bir insan olmuyor.

Bizde de “Hocam, notlar cebinizden mi çıkıyor?” diye soruyorlar…

Aile, arkadaş, çevre ve ülke kültürü… Biri eksik oldu mu insanda aksayan bir şeyler ortaya çıkıyor.

Okulda nöbetçi olduğum günlerde sınıftan birkaç dakika önce çıkar, soluğu doğru yemekhanede alırım. Yemek yemek için mi? Tabii ki hayır!

Geçerim sıranın en önüne ve öğrenci deyimi ile ‘kaynak’ yapanları geri çevirir sıranın en arkasına geçmelerini isterim. Bazı hot-zotçu öğrenciler, sanki doğal hakları imiş gibi sakin sakin gelirler ve sıranın en önüne geçerler. Hiç kimse bir şey diyemez…

Diğer günler kendim de yemek yiyeceksem öğrenci ile birlikte sıraya geçerim. Eğitim, öğretmenin ve anne-babanın davranışı ile başlar…

**

Pazar günü şöyle bir Bozdağ ziyareti yapalım dedik. Kalabalık olacağını kestirdiğimiz için biraz erken çıktık. Önce Gölcük’e uğrayıp göl kenarında bir iki çay içtikten sonra ver elini Bozdağ…

Bozdağ Kayak Merkezi’nin kapalı olduğunu bilen vatandaşlar, araçlarını karla kaplı boş alanların yakınına park etmiş ve piknik masalarını açmışlardı. Çocuklar da kardan adam yapma telaşı içindeydiler.

Karneler alındı, iki haftalık da tatil vardı ya…

Bozdağ ve Gölcük bildiğimiz gibi…

Kabul etmek gerekirse bazı iyileştirme çabaları var ama ‘eğitim’ ve ‘kültür’ faktörü, bazen insanı kahrediyor. İki genç binmişler araçlarına, müzik sisteminin de açmışlar son sesini… Hem de ne son ses! Ağır ağır ilerliyorlar. Sanıyorlar ki oranın kralı onlar ve herkesler onları takdir ediyor!

İlerlediler gölün karşı kıyısına ve bangır bangır müzik dinlediler…

Kimseler de bir şeyler diyemedi… Eminim herkes de içinden küfretti…

Geçtiğimiz birkaç yıl içinde yapılan göl kenarındaki çalışmalar, deforme olmaya başlamış. Yerlere döşenmiş karolar, çatlamış ya da çökmüş… Daha da yapılması gereken onca iş var…

Geçtik Bozdağ’a. Tabii acıktık. Girdik bir esnaf dükkanına.

İçtiğimiz kelle paça çorbasının ne olduğu belli değil, keşkeğin tadı tuzu yok, ekmek arası sucuk var ama ne soğanı içinde ne de domatesi… Ben bir daha gider miyim oraya!

Hani dedik ya eğitim şart…

İnsanlar, 100-150 kilometre uzaktan geliyorlar ve bir şeyler yemek istiyorlar. Geri döndüklerinde arkadaşlarına ne söylerler dersiniz!

Belli ki bu ilk tatil günü… Bir sürü de insan gelecek dışarıdan. Zaten bu yarıyılı dört gözle bekliyorsun… Biraz da hazırlık ve temizlik yap be kardeşim…

“Kayak Merkezi niye açılmıyor!” diye eleştiri yapmakla günü kurtaramıyorsun ne yazık ki!

Bir daha da Davos’a gider miyim! Elimiz mahkum gideceğiz ama yemeğimizi de ya güvenli yerlerden yiyecek ya da yanımızda götüreceğiz.

Bakmadan Geçme