9 adam!
Fıkra ya da gerçek: Bir firma, sosyal bir deney yapmak istemiş. Deney amacıyla 10 kişiden oluşan...
Fıkra ya da gerçek: Bir firma, sosyal bir deney yapmak istemiş. Deney amacıyla 10 kişiden oluşan bir jüri heyeti kurmuş. 10 kişinin 9’u kendi adamı, bir kişisi de rastgele seçilen biri imiş. Rastgele seçilen adam, jürinin en son sırasına yerleştirilmiş. Masaya bir elma koymuşlar. Soru şöyle imiş: “Bu elma, yuvarlak mıdır yoksa kare mi!”
Önceden belirlenen 9 kişi, sırayla “Kare” yanıtını vermiş. Sıra gelmiş rastgele seçilen son kişiye:
“Bu elma yuvarlak ama benden önceki 9 kişi kare dediğine göre demek ki ben yanılıyorum!”
Durum, şu an aynen böyledir.
Tartıştığımız gündem konularının başlıklarını yazmayacağım ama siz onları şöyle bir aklınızdan geçirebilirsiniz.
Onlarca TV kanalı ve köşe yazarı, göz göre göre karaya ak veya doğruya yanlış diyor… Geri kalan iki üç rastgele de doğruyu söylese bile etkili olamıyor.
Geldik 24 Temmuz tarihine…
Ansiklopedik bilgilere göre Sevr Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükümeti arasında 10 Ağustos 1920’de Fransa’nın başkenti Paris’in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi’nde imzalanmış antlaşmadır. Antlaşma imzalandığı dönemde devam eden Kurtuluş Savaşı’nın sonucunda Türkü ve Kürdü ile, Sünni ve Alevisi ile Anadolu insanının galibiyetiyle sonuçlanmış. Bu antlaşma, 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanıp uygulamaya konulduğunda geçerliliğini kaybetmiştir.
I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı, teslim bayrağını çekmiş. Anadolu paylaşılmış ama işgal devletleri kendi aralarında anlaşamadıkları için 1919 Mayıs’ına kadar bir barış antlaşması imzalanamamış. Görüşmeler de belirsiz bir geleceğe ertelenmiş.
15 Mayıs 1919’da İzmir, Yunanlar tarafından işgal edilmiş. Osmanlı’nın başkenti İstanbul da önce 13 Kasım 1918’de işgal kuvvetleri tarafından işgal edilmiş. İzmir’in işgali, tüm Türkiye’de güçlü bir ulusal tepkiye yol açmış.
Malum, Samsun’a düzeni sağlamak için gönderilen Mustafa Kemal, orada rütbelerinden soyunup ulusal kurtuluş mücadelesinin fitilini ateşlemişti.
İstanbul’daki Osmanlı hükümeti, 4 Eylül’de toplanan Sivas Kongresi’nden sonra ülke üzerindeki idari ve askeri denetimini fiilen kaybetmişti.
Sonrasında Mustafa Kemal Paşa yönetiminde bir ulusal direniş hükümeti kurulmuş. Anadolu hükümeti, bu şartlarda dayatılan bir ‘barış’ antlaşmasını kabul etmeyeceğini bildirip direniş hazırlıklarına girişmiş.
Burada bir ara not ekleyelim: Sevr Antlaşması’nı imzalamak üzere Paris Barış Konferansı’na giden Osmanlı heyetinin İtilaf Devletleri’ne ait bir savaş gemisinin güvertesinde çekilmiş fotoğrafı var. Fotoğrafta fes giyen Damat Ferit Paşa’nın sağında Şura-yı Devlet Reisi Rıza Tevfik, solunda Maarif Nazırı Bağdatlı Mehmed Hadi Paşa ve Bern Sefiri Reşat Halis Bey yer alıyor.
Antlaşmanın yürürlüğe girmesi için önce Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın antlaşmayı görüşüp kabul etmesi, sonra da imzalamak üzere Vahdettin’e göndermesi gerekiyormuş fakat antlaşma imzalandığı tarihte Meclis-i Mebusan kapalı olduğu için antlaşma, mecliste görüşülememiş ve padişahın önüne gelmemiş.
Ankara’daki Büyük Millet Meclisi de antlaşmayı sert bir bildiri ile kınayıp antlaşmayı imzalayanlar ile Saltanat Şurası’nda olumlu oy kullananları 19 Ağustos 1920 tarihinde vatan haini ilan etmiş.
Anadolu’yu parsel parsel bölüp işgal güçlerine dağıtan Sevr Antlaşması, fiilen Lozan Antlaşması ile çöpe atılmış.
Lozan, İsviçre’de Fransızca konuşulan Vaud kantonunun başkenti imiş.
Uzatmadan yazarsak Lozan Antlaşması ile aşağı yukarı bugünkü sınırlarımızı çizmişiz.
Lozan’ın imzalanma tarihi de 24 Temmuz 1923. Lozan heyetinin başında İsmet Paşa varmış…
Biliyorsunuz, 9 Eylül 1922’de düşmanı İzmir’den denize dökmüştük.
Ama siz “Keşke Yunan galip gelseydi” diyecek 9 adam bulabilir, bu fesli saçmalıklarını 9 gazetede yayınlatabilirsiniz…
Hatta Lozan’ın 2023’te sona ereceğini bile söyleyebilirsiniz…
Ben de size sadece “Kandırılmayın” diyebilirim…
Bakmadan Geçme





