8 MART…
8 Mart'ın Dünya Emekçi Kadınlar günü olduğu herkesçe bilinmektedir. Gerek gazetemiz Küçükmenderes'te gerekse diğer medya organlarında...
8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar günü olduğu herkesçe bilinmektedir. Gerek gazetemiz Küçükmenderes’te gerekse diğer medya organlarında her yıl bu konu ile ilgili çok sayıda yazı yazılmakta, program yapılmaktadır. Ancak söylenen ve verilen sözler kısa bir süre sonra unutulmakta kadın sorunlarının çözüme kavuşması için ilerleme kaydedilememektedir.
2019 yılının 8 Mart’ında dünyadaki ve ülkemizdeki kadınların durumlarında geçen yıllara göre değişen bir şey olmadığı, hatta bazı konularda daha da geriye gidildiği görülmektedir.
Kadın-erkek ayrımcılığı, şiddet, tecavüz gibi çirkin olaylar ne yazık ki halen devam etmektedir.
Kadına yönelik şiddet özellikle ülkemizde giderek artmaktadır. Kadınlarımızın % 70’i şiddetle karşılaşmakta, çok sayıda kadın kocası, sevgilisi veya töre nedeniyle aile bireyleri tarafından öldürülmekte, dövülmektedir. Kızlarımızın % 20’si hala görücü usulü ile evlendirilmektedirler. % 20’si de resmi nikâhsız yaşamakta, medeni kanunun sağladığı haklardan yararlanamamaktadır. Erkeklerle aynı işi yaptıkları halde kadınlarımızın aldığı ücretler daha düşüktür.
Siyasette ise kadının adı neredeyse yoktur. Kadın erkek nüfusu eşit olduğu halde Mecliste kadınların oranı %5,yerel yönetimlerde ise % 1 civarındadır. Siyasi partilerimizin merkez ve taşra örgütleri kadınlarımızı ve gençlerimizi sadece seçimlerde hatırlamaktadırlar.Seçim çalışmalarında partilerin yükünü taşıyanlar kadınlar ve gençlerdir. Afişleri asanlar, dağıtanlar, ev ev dolaşıp oy isteyenler, köy çalışmalarına katılanlar onlardır. Ama Milletvekilliği, belediye başkanlığı, meclis üyeliğine sıra geldiğinde erkekler hep ön sıralarda yer almaktadır. Sahip oldukları düşünce açısından sağ partiler için bunu bir yere kadar anlayabilmekte , ancak Türk kadınına Avrupa’dan önce seçme ve seçilme hakkı tanımış bir partinin kadınlarımıza yönetimlerde yeterince yer vermemesini anlayamamaktayım.
1800’lü yıllarda Amerika gibi vahşi kapitalizmin uygulandığı bir ülkede kadınlar, daha iyi çalışma koşulları ve daha yüksek bir ücret için, haklarını almak adına direnmişlerse günümüzde de kadınlarımız kazanılmış haklarını korumak ve daha da geliştirmek için bir araya gelmelidirler. Unutmayalım ki demokrasilerde “Hak verilmez alınır”. Bunun yolu da sivil toplum örgütlerinde, örgütlü mücadeleden geçmektedir.
8 Martlar; beyanlarla, bir demet çiçekle geçiştirilecek günlerden değildir. 8 Martlar; kadın sorunlarının tartışıldığı, sorunlara çözümlerin arandığı, hak arama günleri olarak değerlendirilmelidir. Bir yıl sonra yine aynı sorunlar konuşulmamalı yol alınmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınlarımızın bu özel gününü kutluyor, kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı, her türlü şiddetin ortadan kalktığı, herkesin insan onuruna yakışır bir yaşama kavuştuğu nice 8 Mart’lar diliyorum.