2018, Ödemiş'in yılı olsun
Dünkü yazımda Gölcük Gölü çevresinde yapılan düzenleme çalışmalarından söz etmiş, yazımın sonunda da konuya devam edeceğimi...
Dünkü yazımda Gölcük Gölü çevresinde yapılan düzenleme çalışmalarından söz etmiş, yazımın sonunda da konuya devam edeceğimi belirtmiştim.
Edindiğim bilgilere göre, Gölcük beldesi yerleşim alanları civarında yürütülen düzenleme çalışmaları, önümüzdeki yazdan önce bitirilecek.
Göl kenarında da sadece belediye binası, yine belediyenin mülkiyetindeki Gölcük Oteli ile Prenses Oteli kalacak. 1. etap düzenleme bölgesinde bir kafeterya yapılmıştı; benzeri bir kafeterya ikinci bölgede olacak mı ve o bölgedeki baraka tipi çay ocakları ne olacak bilemiyorum.
Sazlıkların temizlendiğini dünkü yazımda belirtmiş, göl çevresinin açılması ile gölün görünen yüzünün temizlendiğini söylemiştim. Bu temizleme, kökten mi yoksa yüzeysel mi onu da bilemiyorum. Sazlıklar, üç gün sonra yeniden görünecekse masrafa yazık…
Sanıyorum, 2’inci etabın düzenlemesini de 1’inci etabı yapan firma yapıyor. Bu, projenin bütünlüğü açısından olumlu. Bence birinci etapta bazı proje hataları var. Örneğin, beton bölgelere düşen yağmur suları göle değil de yola doğru akıyor. Bu da o bölgedeki yeşil alanlarla kafeteryanın temeline zarar veriyor. Dilerim bundan sonraki çalışmalarda bu konu dikkate alınır.
Gelelim otel bölümüne.
Otelin onarımı, 15 yıllığına Yap-İşlet-Devret modeli ile bir firmaya ihaleye edilecekti ama kimse girmediği için ihale iki kere iptal edildi.
Valiliğin mülkiyeti altındaki Prenses Oteli’nin de ‘makus’ talihini biliyorsunuz. Eğer müdahale edilmezse Gölcük, bu yazı otelsiz geçirecek.
Bence Gölcük Oteli, belediyenin mali kaynakları ile restore edilebilirdi. Yanlış bilmiyorsam 3 milyon civarında bir masraf öngörülüyor. Hatırlatma yapmak gerekirse Salı Pazarı için 4 milyon, Macera Parkı için de 3 milyon kaynak ayrıldı.
Prenses Oteli de Kültür Bakanlığı veya Valilik kaynaklarından restore edilip hizmete sokulabilirdi.
Bence Gölcük’e küçük bir kongre merkezi de yapılabilir. Şöyle, eski TV vericilerinin bulunduğu bölgeye bir otel yapılsa, konaklayanlar da hem ova hem de göl ve Bozdağ manzarası ile uyansalardı… Ve buraya 60’lardan bu yana efsaneleşen bir teleferik yapılsa…
Ve Gölcük’ün mimari yapısı.
Buradaki yapı kültürü, bana göre Zeytinlik’ten başlamalıdır. Özellikle belde içinde kalan yol üstündeki tüm yapılar taş yapı özelliği ile süslenmeli, Gölcük’e çıkan konuklar, daha Zeytinlik’te bu havayı içine çekmeye başlamalıdır.
Tepeye çıktık ve Gölcük’e doğru yol alıyoruz. Solda kalan bahçelerin kot farkı, taş seki ile güçlendirilmiş. Fakat bu taş duvar, yer yer yıkılmış. Kimi yerlerde de yok olmuş. O yolun solunda kalan taş duvar, girişten belde içine kadar devam ettirilmeli, yıkılan yerler onarılmalıdır.
Ve belde içindeki bütün binalara bir taş bina görüntüsü verilmelidir. Görüntüyü bozan ne varsa ortadan kaldırılmalıdır.
Görüyorsunuz, yapılacak çok iş var. Peki bunları gerçekleştirmek çok mu zor! Bence değil.
2018’e girdik. Malum, yeni yıla girilirken herkesin bir dileği oldu. Bence öncelikle şu büyükşehir-ilçe belediyesi gerginliğine bir son vermeli ve hükümet, İzmir Belediyesi ve Ödemiş Belediyesi ortak projelere imza atmalıdır.
Çünkü bu memleket hepimizin ve hepimiz bu gemide yaşıyoruz. İyilik de bize kötülük de…
Bence Belediye Başkanımız Mahmut Badem, hükümetin gücünü özellikle Gölcük için zorlamalıdır; ben sayın başkanın bunu yapacak isteğinin de gücünün de var olduğuna inanıyorum.
Neden 2018, Ödemiş’in yılı olmasın!
Bakmadan Geçme





