2 adaylı seçimler
Ben bir yazımda, belediye başkanlığı seçimlerinin siyasetten biraz uzaklaştırılması gerektiğini yazmıştım. Belediye yönetmek elbette siyasi bir...
Ben bir yazımda, belediye başkanlığı seçimlerinin siyasetten biraz uzaklaştırılması gerektiğini yazmıştım. Belediye yönetmek elbette siyasi bir irade ister ama seçmenin, önüne getirilen adaylardan birine oy atmak zorunda bırakılması da bana göre hiç demokratik bir tavır değildir.
Yıllardır, ‘parti içinde ön seçim’ tartışması yapılır gider ama şu ana kadar yapıldığına da şahit değilim.
Oysa, bir cümlelik yasa kadar çok basit: Partiler, adaylarını ön seçimle belirler.
İşte yeni bir seçim dönemine daha girmiş bulunuyoruz ve muhtemelen önümüzde iki adaylı bir seçim olacak!
Aslında seçimler, iki turlu da olabilir. Yani, önce isteyen girer, ardından en çok oy alan iki aday… Bence bu yöntem, hem halkın tercihlerini dikkate alır hem de daha çok benimsenen adayın seçilmesine yarar.
Gerçi bu yöntem, ülkemizdeki seçmenleri en genel anlamda ‘sağ’ ve ‘sol’ olmak üzere ikiye ayırırsak sonuçta sağcı partilerin işine yarar ama en azından daha demokratiktir. Burada merkeze yakın olan adayın kazanma şansı daha çoktur.
2 adayla seçimler dedik başta. 31 Mart’ta yapılacak seçimlerin, Türkiye genelinde ağırlıklı olarak iki adaylı seçimler şeklinde yapılacağını görüyoruz.
Ödemiş’te de sanıyorum iki adaylı bir seçim olacak. Adayın biri geçtiğimiz günlerde belli olmuştu, diğeri de geçtiğimiz Çarşamba belli oldu. İlgili haberleri sanıyorum gazetemizde okumuş alacaksınız.
Bir kamu hizmeti olarak gördüğüm gazetecilikte, adaylara yönelik olarak eşit mesafede durma taraftarıyım. Bir gazete, adayların biri lehine yayın yapmamalıdır. Gazete, haber değeri gördüğü ne varsa onu sayfalarına taşımalıdır. Hatta bu konuda hassas olmalıdır.
Elbette kişi ve vatandaş olarak benim de bir dünya görüşüm vardır ve bir adayın seçilmesini isteyebilirim. Ama bence özellikle yerel gazetelerde bu tavrın çok ön planda tutulmaması gerektiğine inanırım.
Benim seçimlerden beklentim, önce Ödemiş’e ardından ülkemize en iyi kim doğru düzgün emek verecekse onun kazanmasıdır.
Elbette yerel seçimler genel seçimlerden ve ülkenin genel siyasetinden bağımsız değildir.
Yarın sandık başında, hem ilçemizi hem de ülkemizi düşünerek oylarımızı atacağız.
Ve seçilecek başkanlardan da beklentimiz ortak olacaktır. Bunları özetle şöyle sıralayabiliriz:
Kamu kaynaklarını, şeffaf ve adam kayırmadan harcamak. Kamu kaynaklarını, doğru işlerde harcamak. Kamu kaynaklarını, yandaş, kardaş ve candaşlara peşkeş çekmemek. Kamu kaynaklarını doğru insanların eline vermek. Kamu kaynaklarından harcama yaparken, vatandaştan olur almak.
Bu beklentileri arttırabiliriz.
Şimdilik, seçimlerin kavgasız gürültüsüz ve şenlik havasında geçmesini dileyelim. Hatta kaybedenler, yeterli emek sarf etmediklerine inanarak, gönül rahatlığı ile rakibini tebrik edebilmeliler diye düşünüyorum.
Siyaset ülkemizde kişisel menfaatler uğruna yapılmadığı zaman hepimiz kazanmış olacağız. Ama bu da kolay elde edilebilecek bir başarı değildir.
Ben şimdiden iki adaya da başarılar diliyorum.
KARNE ŞEYSİ
Bugün okullar yarı yıl tatiline giriyor. İyi not verirsen ‘baba’ öğretmen, kötü not verirsen ‘kaka’ öğretmen!
Siyaset şeysi de diyebilirsiniz…
Bakmadan Geçme





