15’lilerin türküsü

Dün, Ödemiş oturayından söz etmiştik… Bu hafta, sevgili başyazarımız Mustafa Erdal’dan devam edelim. İlk ondan öğrenmiştim...

Dün, Ödemiş oturayından söz etmiştik…

Bu hafta, sevgili başyazarımız Mustafa Erdal’dan devam edelim.

İlk ondan öğrenmiştim ‘Hey Onbeşli’ türküsünün öyküsünü…

15 yaşında askere alınan çocukların öyküsü sanırdım ama onlar 15 değil, 18 yaşında imiş. Askere alınma tarihleri de Ay (Rumi) takvimine göre 1315 olduğu için 15’liler denilmiş. Güneş (Miladi) takvime göre 1898-99 doğumlular. 1898’a 18 eklerseniz 1916 tarihine ulaşırsınız. Yani Çanakkale savaşlarının sonlarına…

Edebiyat ile tarih, iç içe geçmiş iki bilim dalıdır. Bir sınıfın dersine ilk kez giriyorsam önce onların temel tarih bilgilerini ölçmeye çalışırım.

Hayatın başlangıcı, tarihin başlangıcı ve takvimin ‘0’ tarihi… Gün, ay, mevsim ve yılların oluşumu… Ay tutulması, güneş tutulması… Tek tük parmak kalkar ama çok az bilen olur.

Üstteki ‘Hey Onbeşli’ türküsüne değinmişken bazı kavramlar hakkında da kısa bilgiler geçelim.

Takvim, zamanı gösteren bir araçtır. Zamanı doğru ölçmek, gelecek hakkında da doğru planlar yapmayı getirir. En eski toplumlar da zamanı ölçmek için çeşitli yöntemler (takvimler) bulmaya uğraşmışlardır.

Bu takvimlerden biri Ay, Arapça adıyla Kameri takvimdir. Kamer, ay demektir.

Kameri takvim veya Ay takvimi, Ay’ın dünya çevresindeki dönüşüne göre hesaplanır.

Yılın başlangıcı da takvimden takvime değişirmiş. Bazı takvimlere göre devre; yeni ay, dolunay veya hilal ile başlarmış.

Ay takviminde bir ay, 29 veya 30 gündür. Bu takvime göre bir yıl 354 gündür.

Bilgilere göre Sümerler, ayın devrelerine dayalı takvimi kullanan ilk medeniyet imiş.

Dünyadaki bazı dini grupların ay takvimlerini kullanmaya devam ettikleri biliniyor. Hazreti Muhammed’in Hicret’ini (622) sıfır kabul eden İslam medeniyetinde de dini günler, bu takvime göre anılır veya kutlanır. Güneş takvimi ile arasındaki 11 günlük fark da buradan kaynaklanır. Yani bu nedenle dini günler, kullandığımız takvime göre sabit değildir.

Bizim de kullandığımız Güneş Takvimi, hemen hemen dünyanın her yerinde geçerli olan 365 günlük Miladi (Hazreti İsa’nın doğumu) takvimdir. Bu takvime Hıristiyan papazlar son halini verdikleri için 0 (sıfır) olarak Hazreti İsa’nın doğum yılı, milat olarak kabul edilir. Milat da doğum demektir.

Bu konuya da değindikten sonra gelelim yine Çanakkale savaşlarına.

Rahmetli başyazarımız Mustafa Erdal, kendi dayısının da Çanakkale şehidi olduğunu belirterek dedesinin ikamet ettiği sokağın adının Şehitler Sokağı olarak değiştirilmesini önermişti.

Erdal Abi, o sokakta 16 Çanakkale şehidinin bulunduğunu iddia etmişti.

Sokağın isminin Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Yemen savaşından dönerken Mekke’ye uğrayan İbrahim Efendi’nin hacı olmasından aldığını belirterek, “Dedemin evinin bulunduğu bu sokakta 16 Çanakkale şehidi vardır. Benim bildiğim kadarı ile bu şehitlerin eşleri, bir daha evlenmediler. Ben de hayatımın bir bölümünü Hacılar Sokak’ta geçirdim. Bu sokağın önceki adı, Hacı İbrahim Sokağı idi. Sonradan Hacılar Sokağı’na dönüştü. 16 şehit eşinden Kızım Alime ve Şer Fadime’yi tanıdım. Bu kadınlar, eşlerine olan saygılarından dolayı bir daha evlenmediler, ebediyete yalnız göç ettiler” demişti.

Ansiklopediler de şöyle diyor:

“Bağlarda veya diğer alemlerde oturak havası, düğünlerde oyun havası olarak icra edilen türkünün sözlerindeki on beşli vurgusundan yola çıkarak ağıt olarak algılanmaya başladığı düşünülür. Tokat’ta yerel olarak yayımlanan ‘İlk Çaba’ dergisinin 1968 tarihli 14. sayısına göre türkünün öyküsü şöyledir: “Osmanlı İmparatorluğu’nun 5-6 cephede savaşması ve çok şehit verilmesi sebebiyle 1315 doğumlular askere alınmaktadır ve Tokat’ta yaşayan ‘Hediye’ adlı bir kızın 1315 doğumlu olan nişanlısı da askere alınır. Türkü, bu heyecanla yakılmış ve halk ağzında bestelenerek bugüne kadar söylenegelmiştir.”

Burada kızlara ‘Hediye’ adının verilmesinin de başka bir öyküsü vardır ama yazıyı burada keselim.

Biraz da siz araştırın.

“Aslan yârim kız senin adın Hediye / Ben dolandım, sen de dolan, gel beriye / Fistan aldım endazesi 17’ye.”

 

Bakmadan Geçme