ALEV COŞKUN: YOLSUZLUK OLAYI PERDELENEMEZ

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 Osman Berber

Eski bakanlardan Alev Coşkun, geçtiğimiz günlerde yapılan Saraçoğlu etkinlikleri için geldiği Ödemiş’te gazetemizi ziyaret ederek, gündemi ve siyaseti değerlendirdi.

12 yıllık AKP iktidarının ardından Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini belirten Coşkun, 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarının bu yeni dönemin milat tarihi kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Geçtiğimiz yıl Haziran ayında patlak veren Gezi Direnişleri ile AKP’nin büyük yara aldığını belirten Coşkun, başbakanın direnişin ruhunu kavrayamadığını ve yanlışlıkların devam ettiğini söyledi.

Coşkun, 4 bakanın adının yolsuzluk iddialarına karışmasının da Cumhuriyet tarihinde görülmediğini belirtti. 90 yıllık Türk siyasal tarihinde milletvekili ve bakanların adlarının bu tür iddialara karıştığını fakat 4 bakanın aynı anda, bu tür bir yolsuzluk olayında adının anılmadığını ve oğullarının da tutuklanmadığını söyledi.

Gazetemizde yapılan söyleşide Coşkun şunları söyledi:

SKANDAL

Tek parti döneminden Turgut Özal döneminde kadar, bu tür olaylar iddia edilmiş hatta kovuşturma açılmış fakat bugünkü büyüklükte savcılık iddianamelerine girmemiştir. Savcılık iddianamesine giren bu bakanlar, 9 gün boyunca icraata bulundular. Hemen görevden alınmaları gerekiyordu, çünkü iddianame ve söylenti olmaktan ziyade savcılık iddianamesi ve kamera görüntüleri her şeyi ortaya dökmüştü. İçişleri Bakanının da aralarında bulunduğu bu 4 icracı bakanın istifa ettirilmesi bir yana, bir gecede operasyonu yapan 500 polis görevden alındı. Bu çağdaş devletlerde büyük bir skandaldır.

Başbakan Erdoğan, hareketi kendisine yapılmış bir hareket olarak algıladı. Bunun yerine soruşturmaya konu olan kişileri görevden alsa idi belki de puan toplardı ama fırsatı kaçırdı.

Şimdi burada yapılması gereken, ‘bu operasyonu kim ne için yaptı’ gibi soruların yanıtlarını bulmaktan önce, yolsuzluğu araştırmak olmalı idi.

Polis, ‘hırsız var!’ diye bağıran sabıkalıyı dikkatle izlerken, hırsızın da peşinde koşmalı. Polisin, ‘ihbarı yapan sabıkalı’ deme lüksü olamaz.

“BERABER YÜRÜDÜK”

Bugüne kadar her işte her operasyonda beraber yürüyen kişi, ekip veya cemaatler ne oldu da bugün karşı karşıya geldiler; paylaşılamayan nedir? Bu da önemli bir sorudur.

Öte yandan başbakanın başdanışmanı Yalçın Akdoğan, ‘Orduya kumpas kuruldu’ diyor. 11 yıldır iktidarda kim vardı ve bu kumpasa kim çanak tuttu? Bunları yanıtları verilmek zorundadır.

AKP SEÇMENİ RAHATSIZ

Ben bu gelişmelerden sağduyulu AKP seçmeninin de tedirgin olduğuna inanıyorum. Kumanyası verilmiş vatandaşı bedava araçlarla miting alanlarına taşımak AKP’yi kurtarmayacaktır. Şimdiye kadar çeşitli nedenlerden dolayı AKP’ye oy vermiş seçmenlerin de bu gelişmelerden sonra önümüzdeki seçimlerde hükümete ciddi bir uyarı yapmasını bekliyorum.

KURUMLAR ARASI KAVGA

Türkiye bugün bambaşka bir siyasal sistemle yönetilir hale gelmiştir. Kurumlar arasında kavga vardır. Son geldiğimiz noktada yargı ve emniyet karşı karşıya gelmiş, bir gecede yönetmelikler çıkarılır hale gelinmiştir. Türkiye bu durma nasıl gelmiştir? Çıkış nasıl olacak ve ülke normalleşecektir? Hepimiz bu soruları kendimize sormak zorundayız. Türkiye adeta bir kişi ile yönetilir duruma gelmiş ve kurumlar devre dışı bırakılmıştır. Bu normal değildir. Hükümet, kendini her şeyin muktediri görmektedir. Bu gidişe bir dur denilmesi gerekir.

İMAJ KAYBI

AKP hükümeti, 10 yıldır Türkiye’nin başındadır ve Ülkemizin itibarı her geçen gün düşmektedir. Bu, yandaş gazete ve televizyonlarda ‘itibarımız arttı’ demekle olmuyor. İsrail’e yapılan Mavi Marmara çıkarması, Mısır ve Suriye politikaları geri tepmiştir. Bir yandan NATO üyesi olacaksınız diğer yandan ‘NATO’nun Libya’da ne işi var?’ diye soracaksınız. Bunlar dış politikanın en önemli açmazları arasında yer almış ve hem Müslüman ülkelerde hem de batı karşısında imaj kaybetmemize neden olmuştur:

CHP’NİN ABD ZİYARETİ

Siyasi partiler günün gerçeklerini görmek ve bu dura uygun hareket etmek durumundalar. Türkiye’nin en önemli muhalefet partisi CHP de gelişmeleri takip etmek ve bu çerçevede olası bir iktidar için gerekli hazırlıkları yapmak zorundadır. CHP’nin ABD’li yetkililerle görüşme yapması eleştiri konusu yapılmak isteniyor. Oysa AKP’nin de içinde bulunduğu bütün TC Hükümetleri ABD ve bu devletin yetkilileri ile görüşmeler yapmıştır. Bunda bir sakınca yoktur. Hatta, hükümetten bağımsız dünyanın bütün devletleri ile bağımsız ilişki kurabilmelidir. CHP’nin Mısır, Suriye ve Irak gibi devletlerin yetkilileri ve hükümetleri ile görüşme yapması en doğal hakkıdır. Gücü yetiyorsa buralarda bürolar açmalı ve muhalefet olarak ülkü ve dünya sorunlarına nasıl baktıklarını anlatmalıdırlar. Bu tür ziyaretleri yapması değil yapmaması eleştirilmelidir.

Rahmetli Ecevit ile birlikte 1976 yılında ABD’ye giden CHP grubu içinde Bursa Milletvekili Hasan Esat Işık ile birlikte ben de vardım. Ecevit’e suikast girişiminde bulunulmuş, son anda önlenmişti.

YEREL SEÇİMLER

Türkiye’deki yerel seçimler, her dönemde genel seçim gibi olmuştur. Mart ayında yapılacak seçimlerin de benzer hesap sorma seçimine dönüşeceğini umuyorum.

Bu nedenle sosyal demokrat belediye başkanları, il ve ilçe örgütleri sorumlu davranmak zorundadır. Adaylar konusunda kimi yerlerde sıkıntılar olabilir. Ama unutmamak gerekir ki hatasız kul yoktur. Hatalardan dönülmesi ve Türkiye’nin sağlıklı ve sağlam bir sosyal demokrat örgüte kavuşturulması gerekir. Bu da öncelikle olarak yerel örgütlerdeki vatandaş ve yöneticilerin çabaları ile olabilir.

ÖDEMİŞ

Ödemiş’te bir başkanın iki dönem seçilemediği söyleniyor. Ben Bekir Keskin’in yeniden seçilmesini bekliyorum. Çünkü, Ödemiş’in dört bir yanında üretim ve kültür ağırlıkla sosyal projeler üretilmiş ve bunlar kısa süre içinde gerçekleştiriliyor. Ödemiş’e her geldiğimde yeni bir proje ile karşılaşıyorum. Bekir Keskin’e ikinci bir dönem daha verilmelidir. Keskin’in ikinci dönemde birinci dönemden daha çok proje yapacağına inanıyorum.

ALEV COŞKUN KİMDİR

1936 yılında Ödemiş’te doğdu. İzmir Atatürk Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında New York Üniversitesi’nde master ve doktora dereceleri aldı. Hacettepe, Boğaziçi, Kocaeli Üniversitelerinde Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi; İstanbul Üniversitesi Atatürk Devrimleri ve İlkeleri Enstitüsü’nde Atatürkçü Düşünce Sistemi dersleri verdi.

1961 Anayasası’nı hazırlayan Kurucu Meclis’e CHP Gençlik Kolları’ndan seçildi. Henüz 25 yaşındayken, Kurucu Meclis’in seçimle gelen en genç üyesiydi. 1973-1980 arasında iki dönem CHP İzmir milletvekilliği ile 1978-1979’da Turizm ve Tanıtma Bakanlığı yaptı.

1989-1991 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi genel sekreterliği görevinde bulundu. 1992 yılından bu yana Cumhuriyet gazetesinde olan Coşkun, 2004 yılına kadar Yönetim Kurulu başkanlığı yapmıştır. Coşkun’un her biri yakın siyasal tarihimize, Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ışık tutan kitapları usta ve titiz bir araştırmanın ürünü olup, kendi alanında önemli bir gereksinimi karşılamaktadır.

Cumhuriyet Kitapları asında çıkan Kuvayı Milliye’nin Kuruluşu, Tarihi Unutmamak,

Yeni Mandacılar, Anayasayla Sivil Darbe, Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokratik Sol,

Devrimin İlk Karşıtları, Samsundan Önce Bilinmeyen 6 Ay ve Ödemiş’ten Zirveye Tırmananlar adlı kitapları ilk akla gelenlerdir.

ALEV COŞKUN: YOLSUZLUK OLAYI PERDELENEMEZ