Güvenmek ve inanmak üzerine

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsan bilmediğine inanır; bildiğine güvenir.

Yaşam, bir tercihler silsilesidir. Bilmek ve bilmemektir seçenekler. Bazıları bilmeyi, bazıları da bilmemeyi tercih eder şüphesiz.

Şöyle bir bakın etrafınıza. Neler görmezsiniz ki…

Yapılan yanlış tercihler, aynı kazaya defalarca uğramalar, aldatılmalar

Yanılmalar

Yanılsamalar

Yanlışlar…

Hep bu tercihlerimizin bir sonucu değil midir?

Çokluk, bir şeyin görünmeyen tarafının iyi olabileceğini düşleriz. Kendi kafamızda yeni bir insan yaratırız. Sanırız ki bizim tanıdığımız kişi, kafamızdaki kişidir.

Bunun elbette ki çok farklı nedenleri de var. Bunlardan en önemlisi, karşımızdaki kişiyi dinlemeyi bilmeyiz.

Dinlediğimizi anlamak için çaba sarf etmeyi.

Kör gözüne parmağım misali gerçekler gözümüzü oyana kadar bekleriz. Ancak hasara uğradıktan sonradır gerçeği kabullenmemiz.

İkinci bir etken, soru sormayı bilmemektir.

Bu, zaten baştan bir kabullenişi beraberinde getirir. Soru; bir şeyler bildiğinizin, bilmek istediğinizin bir göstergesidir.

İnsanlara dair sorduğumuz sorular, onlardan aldığımız yanıtlardan çok daha önemlidir her zaman. Çünkü soru, size sizi anlatır. En büyük bilgi değil midir insanın kendini bilmesi. Bu bilgiyle ancak insan, yaşamı daha doğru değerlendirebilir, tekrar aynı hataya düşmez.

Elbette ki her insan, hata yaparak öğrenir pek çok şeyi. Ancak akıllı insanlar ve toplumlar, başkalarının yanlışlarını kullanır öğrenmek için.

Bu aralar televizyonlar aldatılan, kandırılan insan hikayeleriyle dolu. Biraz izleyince şaşkınlığınız doruk noktasına ulaşıyor.

Güven, bilginin getirisidir bize. Sorduğumuz sorulara aldığımız yanıtların.

Bundandır bildiğimiz insanlar yanıltmazlar bizi. Çok uzağımızda da olsalar dostluklarına güven duyabiliriz sonuna kadar.

İnandığımız insanlar, yeterince tanımadıklarımızdır.

Bir dağa bir kayaya yaslanabilirsiniz onlara. Ne şaşırtırlar ne de yanıltırlar sizi. Kolayca hiç bilgi edinmeden inanmak kandırılmayı da beraberinde getirir yazık ki.

Bir şiirle tamamlayalım. çok bilindik bir soru sormalıyım

çok bilindik

bir soru sormalıyım

sana

“nasılsın…”

ve

sen

hiç bilinmedik

bir yanıt vermelisin

bana..

su gibi

rüzgar gibi

bulut gibi

hissetmeliyim

kendimi…

çok yaşlı

bir ağaca yaslanmalıyız

bulutsuz olmalı

gökyüzü

birlikte

renk olmalıyız

sarı

mavi

yeşil

beyaz..

ve

belki de

mevsimlerden

yeni bir yaz…

aşina bir şarkı sarmalı

ikimizi…

ayrılıkmış

özlemmiş

beklemekmiş

olmamalı..

çok bilindik

bir söz söylemeliyim

sana…

ve

sen

çok bilindik

bir yanıt vermelisin

bana..

sevgi,dostluk ve umutla..

Güvenmek ve inanmak üzerine