İnsan bilmediğine inanır; bildiğine güvenir.
Yaşam, bir tercihler silsilesidir. Bilmek ve bilmemektir seçenekler. Bazıları bilmeyi, bazıları da bilmemeyi tercih eder şüphesiz.
Şöyle bir bakın etrafınıza. Neler görmezsiniz ki…
Yapılan yanlış tercihler, aynı kazaya defalarca uğramalar, aldatılmalar
Yanılmalar
Yanılsamalar
Yanlışlar…
Hep bu tercihlerimizin bir sonucu değil midir?
Çokluk, bir şeyin görünmeyen tarafının iyi olabileceğini düşleriz. Kendi kafamızda yeni bir insan yaratırız. Sanırız ki bizim tanıdığımız kişi, kafamızdaki kişidir.
Bunun elbette ki çok farklı nedenleri de var. Bunlardan en önemlisi, karşımızdaki kişiyi dinlemeyi bilmeyiz.
Dinlediğimizi anlamak için çaba sarf etmeyi.
Kör gözüne parmağım misali gerçekler gözümüzü oyana kadar bekleriz. Ancak hasara uğradıktan sonradır gerçeği kabullenmemiz.
İkinci bir etken, soru sormayı bilmemektir.
Bu, zaten baştan bir kabullenişi beraberinde getirir. Soru; bir şeyler bildiğinizin, bilmek istediğinizin bir göstergesidir.
İnsanlara dair sorduğumuz sorular, onlardan aldığımız yanıtlardan çok daha önemlidir her zaman. Çünkü soru, size sizi anlatır. En büyük bilgi değil midir insanın kendini bilmesi. Bu bilgiyle ancak insan, yaşamı daha doğru değerlendirebilir, tekrar aynı hataya düşmez.
Elbette ki her insan, hata yaparak öğrenir pek çok şeyi. Ancak akıllı insanlar ve toplumlar, başkalarının yanlışlarını kullanır öğrenmek için.
Bu aralar televizyonlar aldatılan, kandırılan insan hikayeleriyle dolu. Biraz izleyince şaşkınlığınız doruk noktasına ulaşıyor.
Güven, bilginin getirisidir bize. Sorduğumuz sorulara aldığımız yanıtların.
Bundandır bildiğimiz insanlar yanıltmazlar bizi. Çok uzağımızda da olsalar dostluklarına güven duyabiliriz sonuna kadar.
İnandığımız insanlar, yeterince tanımadıklarımızdır.
Bir dağa bir kayaya yaslanabilirsiniz onlara. Ne şaşırtırlar ne de yanıltırlar sizi. Kolayca hiç bilgi edinmeden inanmak kandırılmayı da beraberinde getirir yazık ki.
Bir şiirle tamamlayalım. çok bilindik bir soru sormalıyım
çok bilindik
bir soru sormalıyım
sana
“nasılsın…”
ve
sen
hiç bilinmedik
bir yanıt vermelisin
bana..
su gibi
rüzgar gibi
bulut gibi
hissetmeliyim
kendimi…
çok yaşlı
bir ağaca yaslanmalıyız
bulutsuz olmalı
gökyüzü
birlikte
renk olmalıyız
sarı
mavi
yeşil
beyaz..
ve
belki de
mevsimlerden
yeni bir yaz…
aşina bir şarkı sarmalı
ikimizi…
ayrılıkmış
özlemmiş
beklemekmiş
olmamalı..
çok bilindik
bir söz söylemeliyim
sana…
ve
sen
çok bilindik
bir yanıt vermelisin
bana..
sevgi,dostluk ve umutla..