ARMUDUN SAPI ÜZÜMÜN ÇÖPÜ

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Armudun sapı üzümün çöpü der çokluk insanlarda kusur ararız.

Kiminin kaşı, kiminin gözü, kiminin boyu, yürüyüşü, konuşması hoş gelmez gözümüze. Çekiştirir dururuz habire. Zannederiz ki dünyanın en mükemmeli, biriciği sadece biz ve bizim gibilerdir.

Oysa yaşam hoş görü demektir.

Hoş ve görmek.

İki sözcük sadece.

Hoş görmekle kurulur insanlar arasında köprüler.

Gelişir, yeşillenir ve çiçeklenir. Çiçeklerden hoş kokular yayılır etrafa. Oradaki canlıların hem gözü hem gönlü açılır. Bu aynı zamanda mutluluğa açılan bir kapıdır.

Birbirini hoş göremeyen insanlar arasında da köprüler vardır. Onlar da konuşurlar, gülüşürler. Ancak o konuşmalar ı dinlemek dikenli tellerle örülü bir yolda yürümek gibidir. Her adımınızda ya canınız acır ya teniniz incinir.

Yaşamdaki iyilik, güzellik ve hoşluk kimseden ibaret değildir. Her canlının kendine özgü bir güzelliği vardır.

Hoş gören göz görür onu. Yüceltir. Bu güzelliği değerli ve özel kılar.

“İnsanları yargılarsanız onları sevecek vaktiniz kalmaz”diyor rahibe Teresa.

Başkaları hakkında kolay hüküm verenler yaşamımızda uzun süre kalmazlar. Ancak var oldukları sürece her şeyi didikleyip dururlar. Hiç bir şeyden mutlu olmazlar. Giderken geride bıraktıkları şey onulmaz yaralardır.

“Bu iyidir.

Bu kötüdür.

Bu şöyle olmalı

Öteki böyle.

Ne çok kusur buluyorsak, mutsuzluğumuz o derecede artar. Her kusur mutsuzluk zincirine eklenen bir halka gibidir. Ve zamanla koca, kırılmaz bir zincire dönüşür bu halkalar. Elimizi, kolumuzu sıkıca bağlar. Ağırlaşır. Ne kolumuzu ne ayağımızı oynatabilecek takat bırakmaz insanda.

“ Bu çirkin.

Bu eğri.”

Demeden önce geçip bir boy aynasının karşısına kendine bakmalı insan.

Ne üretiyorum demeli,

Ne kadar faydalıyım?

Bir canlıya zarar vermeden günümü tamamlayabildim mi? Diye sormalı.

Hoş görüsüzlük bencilliktir.

İnsan tek başına mutlu olamaz. Sadece acı çekmek mümkündür tek başına.

Çünkü ancak aldığınız güzel bir haberi paylaşacak kimse yoksa, yaşadığınız sevinç patlak bir balona üflediğiniz hava gibidir.

Elde var sıfır gibi. Tadına varmanız mümkün değildir.

Hoş görüsüzlük sevgisizliktir. Her şeyden önce kendimize sevgi duymadığımızın bir göstergesidir. İnsan ancak sevdikleriyle mutlu olabilir. Onların gülümsemeleriyle.

Sevgiye, güzelliklere ayıracak vaktinizin çok olması dileklerimle.

Sevgi, dostluk ve umutla.

ARMUDUN SAPI ÜZÜMÜN ÇÖPÜ

Armudun sapı, üzümün çöpü

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Armudun sapı, üzümün çöpü” der çokluk, insanlarda kusur ararız.

Kiminin kaşı, kiminin gözü, kiminin boyu, yürüyüşü, konuşması hoş gelmez gözümüze. Çekiştirir dururuz ha bire. Zannederiz ki dünyanın en mükemmeli, biriciği sadece biz ve bizim gibilerdir.

Oysa yaşam, hoşgörü demektir.

Hoş ve görmek.

İki sözcük sadece.

Hoş görmekle kurulur insanlar arasında köprüler.

Gelişir, yeşillenir ve çiçeklenir. Çiçeklerden hoş kokular yayılır etrafa. Oradaki canlıların hem gözü hem gönlü açılır. Bu, aynı zamanda mutluluğa açılan bir kapıdır.

Birbirini hoş göremeyen insanlar arasında da köprüler vardır. Onlar da konuşurlar, gülüşürler. Ancak o konuşmaları dinlemek, dikenli tellerle örülü bir yolda yürümek gibidir. Her adımınızda ya canınız acır ya teniniz incinir.

Yaşamdaki iyilik, güzellik ve hoşluk kimseden ibaret değildir. Her canlının kendine özgü bir güzelliği vardır.

Hoş gören göz görür onu. Yüceltir. Bu güzelliği değerli ve özel kılar.

“İnsanları yargılarsanız onları sevecek vaktiniz kalmaz” diyor Rahibe Teresa.

Başkaları hakkında kolay hüküm verenler, yaşamımızda uzun süre kalmazlar. Ancak var oldukları sürece her şeyi didikleyip dururlar. Hiçbir şeyden mutlu olmazlar. Giderken geride bıraktıkları şey, onulmaz yaralardır.

“Bu iyidir.

Bu kötüdür.

Bu şöyle olmalı

Öteki böyle.”

Ne çok kusur buluyorsak mutsuzluğumuz o derecede artar. Her kusur, mutsuzluk zincirine eklenen bir halka gibidir. Ve zamanla koca, kırılmaz bir zincire dönüşür bu halkalar. Elimizi, kolumuzu sıkıca bağlar. Ağırlaşır. Ne kolumuzu ne ayağımızı oynatabilecek takat bırakmaz insanda.

“Bu çirkin.

Bu eğri.”

demeden önce geçip bir boy aynasının karşısına kendine bakmalı insan.

“Ne üretiyorum?” demeli,

“Ne kadar faydalıyım?

Bir canlıya zarar vermeden günümü tamamlayabildim mi?” diye sormalı.

Hoşgörüsüzlük bencilliktir.

İnsan tek başına mutlu olamaz. Sadece acı çekmek mümkündür tek başına.

Çünkü ancak aldığınız güzel bir haberi paylaşacak kimse yoksa yaşadığınız sevinç, patlak bir balona üflediğiniz hava gibidir.

Elde var sıfır gibi. Tadına varmanız mümkün değildir.

Hoşgörüsüzlük sevgisizliktir. Her şeyden önce kendimize sevgi duymadığımızın bir göstergesidir. İnsan ancak sevdikleriyle mutlu olabilir. Onların gülümsemeleriyle.

Sevgiye, güzelliklere ayıracak vaktinizin çok olması dileklerimle.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Armudun sapı, üzümün çöpü